TOBB - Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği

İKV Genel Kurul Toplantısı gerçekleştirildi


21.07.2025 / İstanbul



İktisadi Kalkınma Vakfının (İKV) seçimli 63. Olağan Genel Kurul Toplantısı, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) İstanbul Hizmet Binası'nda gerçekleştirildi.​
TOBB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ali Kopuz etkinliğin açılışında yaptığı konuşmada, İKV'nin kuruluşundan bu yana yapılan çalışmalar hakkına bilgi verdi.

Korumacılığın arttığı, iklim krizinin derinleştiği, dijital dönüşümün hızlandığı ve jeopolitik dengelerin değiştiği bir dönemde yaşandığını bildiren Kopuz, bir belirsizlik ortamından geçildiğine işaret etti.

Bu belirsizlik ortamının Türkiye ve AB gibi dışa açık ve küresel ticarete eklemlenmiş ekonomiler için ciddi tehditler barındırdığına dikkati çeken Kopuz, şunları kaydetti:

"Türkiye’nin dış ticaretinin GSYH'ye oranı yüzde 47, AB'ninki ise yüzde 97'dir. Bu oranlar, karşı karşıya olduğumuz riskleri açıkça göstermektedir. Bu nedenle, uzun vadeli rekabet gücümüz ancak daha derin ve dayanıklı ortaklıklarla korunabilir. Aday ülke statüsündeki Türkiye, AB değer zinciri içinde kritik bir konumdadır. Dinamik üretim altyapımız, genç ve nitelikli iş gücümüz, Avrupa’yı Asya, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’ya bağlayan stratejik coğrafyamız ile Türkiye, AB için vazgeçilmez bir ortaktır. İşbirliğini derinleştirecek en önemli adım, Gümrük Birliği’nin güncellenmesidir. Mevcut çerçeve artık günümüz ticaret ve yatırım ilişkilerine yanıt verememektedir. Gümrük Birliği'ni modernize etmek sadece ticaret meselesi değildir. Bu adım, stratejik uyum, rekabet gücü ve ortak güvenlik açısından büyük önem taşımaktadır. Aynı zamanda Türkiye ile AB arasında güvenin yeniden tesis edilmesinin güçlü bir simgesi olacaktır."

Türk iş insanlarının yaşadığı vize sorunlarının, ticaretin önünde ciddi bir engel haline geldiğine dikkati çeken Kopuz, uzun randevu bekleme süreleri ve sürece dair belirsizliklerin, iş insanlarının fuarlara katılımını ve tedarik ilişkilerini zorlaştırdığını dile getirdi.

Kopuz, iş insanlarının potansiyel sığınmacı gibi görülmemesi gerektiğini belirterek, "Bu sorunun çözülmesi, ticaretimizi artıracak ve karşılıklı güveni pekiştirecektir. Bir diğer önemli konu ise kara yolu taşıma kotalarıdır. Türkiye-AB ticaretinde karayolu taşımacılığı, hızlı teslimat ve tedarik zinciri açısından büyük avantaj sağlamaktadır. Ancak mevcut kota uygulamaları, malların teslimatını geciktirmekte ve maliyetleri artırmaktadır. Bu sorunu çözüme kavuşturarak ticaretimizi daha verimli hale getirmeliyiz." diye konuştu.

- "İşbirliği mimarisi tasarlamak zorundayız"

İSO Başkanı Erdal Bahçıvan, kurucuları arasında yer aldıkları ve kurulduğu günden bu yana, Türkiye ve Avrupa Birliği arasındaki ilişkilerin gelişmesi için çalışan İKV'nin, Türkiye'nin en saygın ihtisas kuruluşlarından biri olma özelliğiyle Avrupa'nın Türkiye'ye, Türkiye'nin de Avrupa'ya tanıtılmasında önemli çaba sarf ettiğine işaret etti.

2025 yılı itibarıyla dünya ekonomisinin karşı karşıya kaldığı belirsizlikler, jeopolitik kırılganlıklar ve yükselen korumacılık dalgasının, uluslararası işbirliğini her zamankinden daha gerekli kıldığına dikkati çeken Bahçıvan, "Küresel düzeyde ticaret savaşları tırmanırken, enerji güvenliği, yeşil dönüşüm ve dijital rekabet gibi başlıklarda ülkeler, yeniden konumlanıyor." dedi.

Bahçıvan, Rusya-Ukrayna Savaşı, Gazze’deki insani kriz, İsrail’in bölgedeki Suriye, İran gibi ülkelerle tansiyonu artırması, Kızıldeniz’deki ticari güvenlik sorunları ve enerji arz güvenliği endişeleri, küresel tedarik zincirlerinde yeni rotalar gibi konuların, daha istikrarlı ortaklıkların ve karşılıklı güvene dayalı ilişkilerin önemini bir kez daha ortaya koyduğundan bahsetti.

Başta eski Avrupa Merkez Bankası Başkanı ve İtalya Başbakanı Mario Draghi olmak üzere çok sayıda önde gelen politika yapıcının, AB’nin ekonomik modelinin ve teknolojik rekabetteki geç kalmışlığının sürdürülemez bir noktaya geldiğine dair ciddi uyarılarda bulunduğunu anımsatan Bahçıvan, şunları kaydetti:

"Ek olarak, AB ekonomisindeki sistemik tıkanma, artan gelir eşitsizliği ve ciddi boyutlara ulaşan göç sorunu bölgede aşırı milliyetçilik yanlısı siyasi akımların yükselişini, siyasi istikrarsızlık risklerini de beraberinde getiriyor. Tüm bunların üzerine ABD’den bir gümrük tarifesi adımı gelmesi, en önemli dış pazarımız olan AB’nin kendi içindeki durumu daha da içinden çıkılmaz bir noktaya taşıyabilir. Önümüzdeki dönemde bu kritik ticaret partnerimizdeki gelişmeleri ülke bazında çok yakından takip etmek ve gerekli önlemleri geç kalmadan almak durumundayız. İşte bu dönüşüm ortamında, Türkiye ile AB arasındaki ekonomik ve stratejik ortaklık, artık bir tercih değil, karşılıklı bağımlılığın zorunlu kıldığı bir jeoekonomik gereklilik olarak öne çıkıyor. Öncelikle son yıllarda ciddi bir şekilde gözlemlenmekte olan 'yakında üretim' ve 'dost ülkelerden tedarik' eğilimleri, Türkiye'nin gerek lojistik gerek de üretim kapasitesi açısından konumunu ön plana çıkaracağından dolayı, küresel üretim zincirlerine kalıcı ve etkin şekilde entegre olmamız mümkün olabilecektir."

Türkiye'nin güçlü üretim altyapısı, stratejik coğrafi konumu ve insan kaynağının, AB için yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda stratejik bir ortaklık zemini yarattığını dile getiren Bahçıvan, AB ile dış ticaret hacminin 2024 yılında 221,6 milyar dolara ulaştığını, ihracatın yüzde 42,5'inin AB ülkelerine yöneldiğini söyledi.

Ancak tüm bu hacme rağmen, bu denli entegre bir ekonomik ilişkide, ticaretin hala yapısal engellerle karşılaşıyor olmasının, taraflar açısından karşılıklı fırsat kaybı yarattığını vurgulayan Bahçıvan, şöyle devam etti:

"Bu noktada, sadece ticaret rakamlarını değil, iklim krizinden savunma sanayine, tedarik zincirlerinden bölgesel güvenliğe kadar genişleyen bir işbirliği mimarisi tasarlamak zorundayız. Türkiye'nin Avrupa Birliği ile ekonomik entegrasyonu bu kadar ileri düzeydeyken, halen Schengen bölgesine yönelik vize uygulamaları, hem bireysel hareketliliği hem de ekonomik işbirliklerini sekteye uğratmaktadır. 2009 yılında Türkiye’nin, 550 bin civarında olan vize başvuru sayısı 2024 itibarıyla 1,1 milyonu aşmış, aynı dönemde vize ret sayısı dört kattan fazla artarak 41 binden 171 bine çıkmıştır. Türkiye’nin ortalama Schengen vize ret oranı 2009–2019 arasında yüzde 6 seviyesindeyken, 2020–2024 döneminde bu oran yüzde 15’e yükselmiştir. Vize süreçleri sadece ret oranlarıyla değil, aynı zamanda randevu bulma zorluğu, uzun işlem süreleri ve belgelerin aşırı bürokratik talebi ile de ciddi bir yük yaratmaktadır. İş insanlarımız, fuarlara katılım, yatırım görüşmeleri ve ortaklık girişimleri gibi birçok ticari faaliyeti bu gecikmeler nedeniyle ya ertelemekte ya da iptal etmektedir. Vize süreçlerindeki söz konusu engeller, Avrupa ile bütünleşmiş Türk iş dünyasının rekabet gücünü zedelediği gibi, aslında AB’nin Türkiye ile olan ticari çıkarlarına da zarar vermektedir."

İSO Başkanı Bahçıvan, Türkiye'nin, vizesiz seyahat hakkı tanınan 61 ülkenin neredeyse tamamından daha büyük bir ticaret hacmine sahip olduğuna dikkati çekerek, bu nedenle, vize meselesini yalnızca bir hareketlilik veya serbest dolaşım konusu olarak değil, aynı zamanda ticaretin ve üretimin önünde duran yapısal bir engel olarak ele almakta yarar olduğunu anlattı.

Bu bağlamda, Avrupa Komisyonu'nun 15 Temmuz 2025 tarihli kararıyla, Türkiye'den yapılan Schengen vize başvurularında çok girişli vize verilmesine yönelik kolaylaştırıcı adımlar atılmış olmasını memnuniyetle karşıladıklarını ve bu kararı, doğru yönde atılmış yapıcı bir adım olarak değerlendirdiklerini dile getiren Bahçıvan, "Başta iş dünyası olmak üzere, yoğun temas gerektiren gruplar için kapsamlı ve eşgüdümlü bir serbesti mekanizmasına duyulan ihtiyaç halen devam ediyor. Vize konusundaki her türlü gecikme ve ret reel sektörü ve ekonomimizi doğrudan etkiliyor. Bu nedenle, vize uygulamalarındaki somut sorunların daha etkin çözümü için, vize müzakerelerine özel sektörün de aktif katılım sağlaması gerektiğine inanıyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

- "Türkiye olarak bizim de reformlara hız vermemiz ve AB uyum sürecini devam ettirmemiz gerekiyor"

İKV Başkanı Ayhan Zeytinoğlu da AB’nin Türkiye ile ilişkileri Kıbrıs meselesine bağlama uygulamasından vazgeçmesi gerektiğine dikkati çekerek, bu engelleri aşarak AB ile savunma işbirliğini derinleştirme ve Türk savunma sanayiinin Avrupa firmaları ile uluslararası işbirlikleri ve girişimlerini artırma konularının önem taşıdığından bahsetti.

İKV olarak, geçen dönemde, araştırma, yayın ve bilgilendirme faaliyetlerinde öncelikle ele aldıkları konular hakkında katılımcılara bilgi veren Zeytinoğlu, "Türkiye olarak bizim de reformlara hız vermemiz ve AB uyum sürecini devam ettirmemiz gerekiyor. Ayrıca enerji, iklim, ulaştırma, savunma, dış politika gibi alanlarda ortak fayda temelinde işbirliğini geliştirmek de Türkiye’nin çıkarları açısından fayda sağlayacak." ifadelerini kullandı.

Zeytinoğlu, 15 Temmuzda Avrupa Komisyonu aldığı kararla vize sürecinde bazı iyileştirmelere gittiğini anımsatarak, şunları anlattı: "Vizelerde kolaylık sağlanması için Dışişleri Bakanlığımızın da yoğun çaba içinde bulunduğunu biliyorum. Bu gelişmelerden dolayı Sayın Bakan Yardımcımızı kutluyorum. 25 AB ülkesi tarafından, daha önce aldığı Schengen vizesini kurallara uygun olarak kullananlara, aşamalı olarak süresi artacak şekilde çok girişli vize verilecek. Yeterli olmasa da olumlu bir gelişme. Bu uygulama ile hem kurallara uygun davrananlar ödüllendirilmiş oluyor, hem de başvuru sayısını ve sıklığını azaltarak konsolosluklardaki yığılmayı ve bekleme sürelerini etkileyecek. Ancak TIR sürücüleri özel risk gerekçesiyle bu uygulamanın dışında tutuluyor. Bu önemli bir eksiklik.

Çünkü malların serbest dolaşımı açısından sürücü vizeleri önemli bir engel teşkil ediyor. Sürücülerin sık sık yeni başvuru yapması gerekiyor. Ayrıca 180 günlük sürede 90 gün Schengen alanında kalma kuralı da, nakliye sürecini yavaşlatıyor. Schengen vizelerinde kolaylaştırma getiren bu tür iyileştirmelerin arkası gelmeli. Randevu almanın da kolaylaşması, ek ücretlerin kontrol altına alınması ve ret oranlarının düşürülmesine yönelik tedbirler de alınmalı. AB'ye vizesiz giriş hakkı olmayan tek aday ülke biziz. Türkiye’de çalışan Gürcü vatandaşları AB’ye vizesiz girebilirken, Türk vatandaşları vize engeli ile karşı karşıya. Hedefimiz tam anlamıyla vize serbestliği olmaya devam ediyor."

Toplantıya online katılan Dışişleri Bakan Yardımcısı Mehmet Kemal Bozay da Bakanlık olarak AB ile ilişkiler konusunda yaptıkları çalışmalar ve süreçler hakkında bilgi vererek, iş insanlarının talep ve görüşlerini önemsediklerini, bu alanda birlikte çalışmaya devam edeceklerini söyledi.





Adınız Soyadınız
E-Posta Adresiniz
Kullanıcının E-Posta Adresi
Gönderenin Notu
Mesajınız Gönderilmiştir
İlginiz için teşekkür ederiz
ARAMA